tag:blogger.com,1999:blog-87218747273321250282024-03-18T20:41:24.248+03:00maviye iz süren"Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı,
Yan gelmişim diz boyu sulara,
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum”maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.comBlogger1005125tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-49411577120296863152024-03-13T22:04:00.009+03:002024-03-14T05:20:06.011+03:00Yaratılan, 2023<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTUUEDgH_jUqRonY_HVMIkKiqRVQqK4s62losPflPaQie2szPfW5FkLgIIUpC8TMoWOTpJvXUiw6RCkpnUS-hX5WueNZsNUPLe_80sd_PT4PzIMMiz3wF8KArwZEU8c44sdDiNOiZc75GZUQ5wOAueYYPmbjGIovD2H-fE5OmHEVdoxYlwrUA8nDILzBc/s935/IMG_2918.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="935" data-original-width="828" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTUUEDgH_jUqRonY_HVMIkKiqRVQqK4s62losPflPaQie2szPfW5FkLgIIUpC8TMoWOTpJvXUiw6RCkpnUS-hX5WueNZsNUPLe_80sd_PT4PzIMMiz3wF8KArwZEU8c44sdDiNOiZc75GZUQ5wOAueYYPmbjGIovD2H-fE5OmHEVdoxYlwrUA8nDILzBc/s320/IMG_2918.jpg" width="283" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Yönetmen <i>Çağan Irmak </i>atmosferine alışık olanların izleyebileceği sekiz bölümlük mini bir dizi.</p><p style="text-align: justify;">Anlatı kısmında yazar <i>Mary Shelley</i>'in, <i>Frankenstein</i> adlı romanından esinlenilmiş. Uyarlama değil ilham kaynağı olmuş. Konusu genel hatlarıyla, genç ve azimli bir tıp öğrencisi olan Ziya'nın İstanbul'da yaşadıkları ve eskiden babasının da tanıdığı İhsan Hoca ile yollarının kesişmesiyle, sürükleyici olayların odağı haline gelmesi...</p><p style="text-align: justify;">İnsanın yaratma arzusu, bilimin sınırlarını zorlaması, kendinden olmayanı dışlaması, körü körüne bağlanılan namus kavramı, tabular, sonsuzluk arayışı, yaşadıkça kendinde yarattığı canavarsı yön ya da duygularını bastırdıkça ortaya çıkan yapay benliğiyle çatışması... </p><p style="text-align: justify;">Diziyi izledikten sonra sesli kitap olarak, <i>Frankenstein</i> kitabını da dinledim... Bu kadar gotik hava yeter be kuzum, <i>Adamlar</i>'a kulak verelim:)</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/sJvnYwHIPIA" width="320" youtube-src-id="sJvnYwHIPIA"></iframe></div><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;"><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-64374762316247636572024-03-07T17:06:00.001+03:002024-03-07T19:45:32.425+03:00Kurak Günler, 2022<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUpRiD5VTYkZLsspnOvuTZ_VQdK-3hoNRGTF9qRkwWPFW9nQ1U6ZMBVTuzVsOqsy4Al5jApPe3h4yXiPw1p-C9OKLUqJiOkfsIiXjgsTUq_s_SNsnzs7xCn3WiB56Lfj7KPWjm6Kr_aVxAxDciIRFBNvrLF8rQmBL7mleh-XAS3sKmbISjrZDfLeJ4vAQ/s852/IMG_2884.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="852" data-original-width="828" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUpRiD5VTYkZLsspnOvuTZ_VQdK-3hoNRGTF9qRkwWPFW9nQ1U6ZMBVTuzVsOqsy4Al5jApPe3h4yXiPw1p-C9OKLUqJiOkfsIiXjgsTUq_s_SNsnzs7xCn3WiB56Lfj7KPWjm6Kr_aVxAxDciIRFBNvrLF8rQmBL7mleh-XAS3sKmbISjrZDfLeJ4vAQ/s320/IMG_2884.jpg" width="311" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Kurak Günler, Emin Alper'in yönettiği ödüllü bir film. </p><p style="text-align: justify;">Bir süredir susuzluk sorunu yaşayan, kuraklıkla mücadele eden yanıklar kasabasına yeni atanan genç savcı Emre ile belediye başkanı Selim, yerel gazeteci Murat ve kasabalılarla yaşanan problemleri anlatıyor. </p><p style="text-align: justify;">Bir ülkedeki yozlaşmış siyasi yapının halk üzerindeki etkisini okuyabilirsin bu filmde. Dahası bir sorunun, bir seçimin toplumsal linçe nasıl dönüştüğüne tanık olabilirsin. </p><p style="text-align: justify;">Kasabada zaman zaman oluşan obrukların filmin anlatısıyla bütünleştirilmesi iyiydi. Bir çatlak, bir obruk ve zamanla kapanmayan boşluklar...</p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-31844363423889607102024-02-29T20:12:00.002+03:002024-02-29T20:12:21.454+03:00Masalcı - Mario Vargas Llosa<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLwmAWBa2twpx9ovaL1hQLmfYPzbIWgKFYQtW0cAKhL-YT0euouMguCWPeG3UFbrv2KOcfsuBA_Adpf38NDpnJWxOB_JWKkvDbLkEZMAxpmn66zgquB_dI-nD1fmiT6feOLlf9XRljHRfJWSf695IxToanm0DHF4Nw4JEwzRpMshjykL7M7GUcor_YCe0/s2016/IMG_1973.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2016" data-original-width="1512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLwmAWBa2twpx9ovaL1hQLmfYPzbIWgKFYQtW0cAKhL-YT0euouMguCWPeG3UFbrv2KOcfsuBA_Adpf38NDpnJWxOB_JWKkvDbLkEZMAxpmn66zgquB_dI-nD1fmiT6feOLlf9XRljHRfJWSf695IxToanm0DHF4Nw4JEwzRpMshjykL7M7GUcor_YCe0/s320/IMG_1973.jpg" width="240" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Amazon ormanlarının derinliklerinde soyu tükenen bir kabile. <i>Machienga</i> kabilesi. Kabilelerin tabuları, töreleri, büyüleri. Yüzünde büyük ve ürkütücü bir leke olan Perulu. Üniversitede parlak bir geleceği bırakarak ortalardan kaybolan o mu acaba? Bir farklılıkla hayata tutunmak. Masal içinde türeyen başkaca masallar. Hani hep söylenen, masal masal içinde. Ben dediğin bunun neresinde? Bir çok araştırmacıdan saklanan gizemli masalcılar. Yeryüzünün silinip giden halklarından kalanlar. Sözcüklerin gücü. Farklı konuşma biçimleri, inanışlar ve bağlanışlar...</p><p style="text-align: justify;">*</p><p style="text-align: justify;"><i>"Yeryüzünde bir kötülük olursa, insanlar toprağı sevmiyorlar, ona gereken özeni göstermiyorlar demektir. Ama toprak bizim gibi konuşamadığına göre söylemek istediğini söyleyebilmesi için bir şeyler yapması gerekir. O da sallanır işte. Beni unutma, demek için. Ben de varım, demek için. Kötü davranılmak istemiyorum, demek için."(s.236-237)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Demek en iyisi yürüyedurmak. Güneşin gökyüzündeki yerinde, ırmağın yatağında, ağacın topraktaki kökünde, ormanın yeryüzünde kalmasını sağlamak." (s.231)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Önemli olan insanların ne yaptıkları ve ne yapmadıklarıdır."(s.219)</i></p><p style="text-align: justify;">**</p><p style="text-align: justify;">Bu kitapla Nobelli yazarları okuma sürecime bir yazar daha eklendi💙</p><p style="text-align: justify;"><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-72949396610215170842024-02-21T18:50:00.005+03:002024-02-21T19:33:34.352+03:00Seinfeld, 1989<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLWEUpYHPUS89A7Cpho4apTjLzfLU2dVryWQfHX3lEpOU9jBL5AF3QK8ReCGOOhYyiu9ee4X8n2TBG65LwB4erZarBvCcB65HctPcARqC95fMNDMrSEMiG-J0fL7fBlN7h-2OUw5ITohGkdqstPPCpV5LzH8eKSgGp-887xcVoFzvBEqvDmfcmJa6-hD4/s828/IMG_2849%20(1).jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="549" data-original-width="828" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLWEUpYHPUS89A7Cpho4apTjLzfLU2dVryWQfHX3lEpOU9jBL5AF3QK8ReCGOOhYyiu9ee4X8n2TBG65LwB4erZarBvCcB65HctPcARqC95fMNDMrSEMiG-J0fL7fBlN7h-2OUw5ITohGkdqstPPCpV5LzH8eKSgGp-887xcVoFzvBEqvDmfcmJa6-hD4/s320/IMG_2849%20(1).jpg" width="320" /></a></div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div style="text-align: justify;"><i>Seinfeld,</i> 1989 yılında yayınlanmaya başlayan, Jerry ve arkadaşlarının komik maceralarını anlatan bir sitcom. Dokuz sezonun sonuna geldim ve paralel hayatımın tatlı arkadaşlarıyla vedalaştım. İlk kez uzun soluklu bir dizi izledim. Kendimi ödüllendirdiğimde açtığım ve beni iyi hissettiren bir diziydi. </div><p></p><p style="text-align: justify;"><i>"Onu hatırlamak için bir yol bulursak aslında ölmemiş demektir." </i></p><p style="text-align: justify;">Zor dönemimde bana ışık olan bir replikti, defterime yazdım. </p><p style="text-align: justify;">Gelsin sıradaki dizi:)</p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-74205464438376258972024-02-08T20:53:00.002+03:002024-02-08T21:17:56.155+03:00Zellenbur'un Sıradan Bir Günü- Metin Nart<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGTRfHvlSx0bH7Rvr3qQ8Nvzd-o8CIzQ0LDZtOvoNnxglfrn1Ug0WZRNiXAVqaOnodSd20beKeyxS8q3rXO2pY7uRmem38CV6pBuhYouZfeqZZ7f_OthyzDRxmgTMal0aNNbHye_pshZwzfcJH4n3vMFmwb_2CUxkrPzYXpiY9rt3lJcA0GRG3RNAjBrc/s3599/IMG_2800.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3599" data-original-width="3001" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGTRfHvlSx0bH7Rvr3qQ8Nvzd-o8CIzQ0LDZtOvoNnxglfrn1Ug0WZRNiXAVqaOnodSd20beKeyxS8q3rXO2pY7uRmem38CV6pBuhYouZfeqZZ7f_OthyzDRxmgTMal0aNNbHye_pshZwzfcJH4n3vMFmwb_2CUxkrPzYXpiY9rt3lJcA0GRG3RNAjBrc/s320/IMG_2800.jpg" width="267" /></a></div><br /><p></p><p style="text-align: justify;"><i>Zellenbur'un Sıradan Bir günü,</i> farklı seslerle, farklı dünyaları aktaran, muzip bir yaşam müptelasının öyküleri. Uyum ve kaos arasında gidip gelen bir oluş dünyasının içinden tebessümle geçmek gibi...</p><p style="text-align: justify;">Kurmacada farklı ses tonları kullanmak; dile hakim olmayı, büyük bir birikimi, deneyimi ve iyi gözlemi gerektiriyor. Bu öykülerde bunların hepsini görmek mümkün. Arabacı Meyhanesi, Hokka Divit beğendiğim öykülerin başında geliyor. Kemal Koton'un epigrafları da👍💙</p><p style="text-align: center;">***</p><p style="text-align: justify;"><i>"İnsanın bir şeyi anlaması için bazan, o şeyin yüzüne bir tokat gibi çarpması gerekiyormuş. Belki de yarı yaşındaydım ama bu benzerlik dikkatli bir gözden asla kaçmazdı ve ilk fark eden, hem de çarpışmadan evvel oydu. Bundan emindim. İfademden, benzerliği benim de fark ettiğimi düşünmüş olmalı ki şaşırmış, gerilmiş, eli ayağı birbirine karışmış ve bana çarpmıştı. Sonrasında yaptığı anlamsız hareketler tedirginliğindendi. Sözlerine yüklediği duyguyu sıcaklık sanmam bir yanılgıydı."(S.80)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Hüzün uzun kış günlerinde çoktan demir attığı sahilde kılı kıpırdamadan sakin ve kaderine razı, terk edilmiş bir buharlı gemi gibi kimsenin umurunda olmayan sahte mağrurluğuyla zamanı öğütmekte."(s.97)</i></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-67441841182819339932024-01-16T18:26:00.004+03:002024-01-16T19:34:20.811+03:00Herkes Kendi Hayatının Kahramanı- Gülcan Özer<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE-QoQP16LYCatKxNdOTQ8iZo3RAJd7Lvwl1aEev4gq5n6VA61fkp3EnRCOdsMQgHfQsns1lJjhMIVxgyo4HiscKAZnndEeRv3jE4hZp6UX5SW3n20TNYu0mKA8-UbzKXhEHRAEu3ppF68yOm16WwZa7o3PWYkcrPBzRG36fADRIJUOgCWoDsalXzErzA/s1600/cb7f1554-0e7e-4175-908e-d18c24dcb7ae.JPG" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE-QoQP16LYCatKxNdOTQ8iZo3RAJd7Lvwl1aEev4gq5n6VA61fkp3EnRCOdsMQgHfQsns1lJjhMIVxgyo4HiscKAZnndEeRv3jE4hZp6UX5SW3n20TNYu0mKA8-UbzKXhEHRAEu3ppF68yOm16WwZa7o3PWYkcrPBzRG36fADRIJUOgCWoDsalXzErzA/s320/cb7f1554-0e7e-4175-908e-d18c24dcb7ae.JPG" width="240" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Psikiyatrist Gülcan Özer'in okuduğum ilk psikoloji kitabı. İçerik olarak, bir uzman gözünden, insanın var oluş biçimleri, ilişkiler, kültürel kodların insan yaşamı üzerindeki etkisi, evlilik, aile, ebeveynlik tutumları, iş hayatı ve özel hayatın ayrımı, insanın kendiyle barışık olması, boşanma, ego, aldatma, samimiyet ve strateji, kader, keder gibi konular ele alınmış.</p><p style="text-align: justify;">Kitapta en çok, tüm konuları özetlediği <i>'uzun son söz bölümü' </i>favorim oldu... </p><p style="text-align: center;">***</p><p style="text-align: justify;"><i>"Kadının kurtuluşu ne adamda, ne kariyerde, mağduriyetten beslenmemeyi öğrenmeden kadının adı yok."(s.140)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Kim ne yapmış olursa olsun, nasıl hırpalanmış olursak olalım dermanın bizde, hakkaniyetin roman kahramanı olduğu ve adına hayat denen mesele esas oyuncu olmamızı ister. Israr eder. Eğer hayatımızın esas oyuncusu olmaz, yahut olamaz isek, suçladığımız insanlar ve hayatlar el ele tutuşmuş bizim hayat öykümüzün kahramanları oldu ise, o vakit kendi hayat senaryomuzun figüranı oluruz."(s.182-183)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>*</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Hayat bir zaman aşımı oyunu, hiçbir acı zamanın karşısında direnemiyor, sesini soluğunu, rengi ruhsarını kaybediyor. Ayakta ve hayatta kalacak isek, acı yaşanıyor ve tarihin karanlığında yerini alıyor. </i></p><p style="text-align: justify;"><i>Hikayenin sonunda tamamlanarak yahut eksilerek devam ediyoruz yolculuğumuza... O yüzden insanın kederini şöyle doya doya yaşaması, kıymetini bilmesi, sarıp sarmalayıp vedalaşması, karanlığa teslim ederken ardından uzun uzun bakması lazım. Acıyı zamana emanet edip yaşamazsak, o da ya kendi karanlığına sizden bir parçayı alıp gidiyor ya da gidesi olmuyor; kalıyor."(s.185)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>**</i></p><p style="text-align: justify;">Sen söyle ben dinlerim, Alexander💙</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/5ctzkgpVLWM" width="320" youtube-src-id="5ctzkgpVLWM"></iframe></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-73985833809405264702024-01-13T13:13:00.004+03:002024-01-13T18:11:17.589+03:00Lena, Leyla ve Diğerleri<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcN1yAMtobWQ7YavLWnz-QzTkvm4QsromWmUe4LqqtMMiEs804-TDxmnzKWzOA_xIZ00cgWr2Rn7cL9rqh0BtYdWkdR70Q3dwMmGF_lie3M6RIYYf4RKZiYyeYC9-RFhi8QdwzQ1gT6y6B0cXOPCjGTyfKmDx-nu09y5zN-rQnjHq24C069Qr-FnzvyWE/s4032/IMG_2709.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3024" data-original-width="4032" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcN1yAMtobWQ7YavLWnz-QzTkvm4QsromWmUe4LqqtMMiEs804-TDxmnzKWzOA_xIZ00cgWr2Rn7cL9rqh0BtYdWkdR70Q3dwMmGF_lie3M6RIYYf4RKZiYyeYC9-RFhi8QdwzQ1gT6y6B0cXOPCjGTyfKmDx-nu09y5zN-rQnjHq24C069Qr-FnzvyWE/s320/IMG_2709.jpg" width="320" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;">Ankara Ulus Küçük Tiyatro'da, arkadaşımın sürpriziyle izlediğim tiyatro oyunudur.</div><p></p><p style="text-align: justify;">Kiev'li Lena'nın aşkı uğruna yaşadığı yeri bırakması ve İstanbul'un varoş mahallesinde yaşamasını konu edinir. </p><p style="text-align: justify;">Lena, bir bukalemun gibi bulunduğu yerin ataerkil zihniyetini benimser ve uyumlu bir Leyla olur. Ancak geride bıraktığı, içinde sürekli çatıştığı Lena onun peşini bırakmaz...</p><p style="text-align: justify;">Kimlik kargaşası, baskıcı toplumların içinde belirmeye çalışan bireyler, özellikle kadınlara biçilen farklı roller altında ezilen, yok olan otantik benlikler...</p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-1561031342320800512023-12-30T12:06:00.004+03:002023-12-31T10:18:26.883+03:00Uçurtma- Laetitia Colombani<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmcy_Im8ewoZZ0yj6yeVvoaMfD_4fZokZbTAoBbEAJ3N5BHtfYtJL3-YV-b0J8a1iil8OZknLcO-MeTybWS5uRNlyH00aQQEYsC3WTBxfRfMAkzRe-vmFO33XzgOzYJ5zGgd9QOZtXXltaKxk4cRrWeXp1qD8R5FFEwdLlafmkXehtlYGcvIES3QrcHsU/s3905/IMG_2575.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3905" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmcy_Im8ewoZZ0yj6yeVvoaMfD_4fZokZbTAoBbEAJ3N5BHtfYtJL3-YV-b0J8a1iil8OZknLcO-MeTybWS5uRNlyH00aQQEYsC3WTBxfRfMAkzRe-vmFO33XzgOzYJ5zGgd9QOZtXXltaKxk4cRrWeXp1qD8R5FFEwdLlafmkXehtlYGcvIES3QrcHsU/s320/IMG_2575.jpg" width="248" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Fransız yazar Laetitia Colombani'nin okuduğum üçüncü kitabı: Uçurtma.</p><p style="text-align: justify;">Hayatındaki acı gerçeklikten uzaklaşmak için Hindistan'a giden Lena, her sabah gittiği bir kumsalda uçurtmasıyla oynayan küçük bir kız görür. Bu kare onun hayatına başkaca bir yön verir. Hindistan'ın kültürü, gelenek ve görenekleri, baskıcı ve sert yaşam tarzı, eğitimci Lena'nın bu yerde yeni bir hayat oluşturmasına izin verecek midir?</p><p style="text-align: justify;">Burada araya Kierkegaard ve şöyle söyler:</p><p style="text-align: justify;"><i>"Yaşam geriye bakarak anlaşılır. Ancak unutmamak gerekir ki ileriye bakarak yaşanmalıdır." </i></p><p style="text-align: center;">***</p><p style="text-align: center;"><i>"Rüzgar karşısında direnen bir sazlık gibiydi: Eğiliyor ama kırılmıyordu."(s.75)</i></p><p style="text-align: center;"><i>"Fevrilik iyi bir danışman değildi."(s. 102)</i></p><p style="text-align: center;"><i>"Yas, paylaşılmayan bir acıydı; kimse yasınızı taşımanıza yardım edemezdi. Herkes elinden geldiğince baş ediyordu."(s.75)</i></p><p style="text-align: center;"><i>*</i></p><p style="text-align: justify;">Blogda 1000. Yayın🎉</p><p style="text-align: justify;">İyi seneler💙🍀</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/WZtfsfoKSB0" width="320" youtube-src-id="WZtfsfoKSB0"></iframe></div><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;"><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-73783127265155887512023-12-23T19:26:00.007+03:002023-12-26T10:09:20.091+03:00Kuru Otlar Üstüne, 2023<p style="text-align: justify;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtzfmNBkIoVpWL2yJrpoaJwtH7zFihawxlryHw2z55a47O41J8pPYS6BoylEwsGHEoniDJqiVbhIs24A_9JxTQaJbzaxeibIJuUJcCHkEG-dnsdhJwtKeYeDRoyLJ2Vp6gwUJwqZnX58b4Ji85moHODkhN5LJb1ESMCdB_hLFckxpoAg08NQ6rxmkh8Ww/s1030/IMG_2415.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1030" data-original-width="828" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtzfmNBkIoVpWL2yJrpoaJwtH7zFihawxlryHw2z55a47O41J8pPYS6BoylEwsGHEoniDJqiVbhIs24A_9JxTQaJbzaxeibIJuUJcCHkEG-dnsdhJwtKeYeDRoyLJ2Vp6gwUJwqZnX58b4Ji85moHODkhN5LJb1ESMCdB_hLFckxpoAg08NQ6rxmkh8Ww/s320/IMG_2415.jpg" width="257" /></a></div><br /><p></p><p style="text-align: justify;">Yıllar sonra kendimi Büyülü Fener Sineması'nda film izlemeye götürdüm. En son sinema salonunda hangi filmi izlediğimi hatırlamıyordum. O yüzden biraz heyecanlandım... </p><p style="text-align: justify;">Kuru Otlar Üstüne, doğuda görev yapan bir öğretmenin sınırlanan, taşrada başkalaşan dünyasına odaklanıyordu. İlk görev yerim Muş'u, ilk öğrencilerimi, yaşadığım zorlukları hatırladım. Genel olarak tema: taşranın politik gerçekleri, oraya hakim olan alt kültürün zihniyetleri, yoksulluk, gelişime gösterilen direnç şeklinde uzayıp gidiyordu. Merkez ve taşra arasındaki görüş ayrılıkları, görmezden gelinen çaresizlikleri, mücadele etmek yerine kaçmayı düşünen, kendini geliştirmeye çalışan ama gelişimini tamamlayamayan yarı aydın insanların hayatları, çarpık ilişkileri... </p><p style="text-align: justify;">Filmdeki fotoğraf kareleri, ören yeri olarak memleketimden Nemrut'un seçilmesi, Nuray karakteriyle Samet öğretmenin yemek masasındaki konuşmaları hoşuma gitti...</p><p style="text-align: justify;">*</p><p style="text-align: justify;">“Kramer Kramer’e Karşı” adlı filmi de izledim.</p><p style="text-align: justify;">**</p><p style="text-align: justify;">Tatlı dizim “Seinfeld” dokuzuncu sezona geçtim.</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;"> </p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-12271480298438405292023-12-20T19:42:00.001+03:002023-12-20T20:10:57.695+03:00Cıs - Hakan Sarıpolat<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVjq-lkPouk-9N6eDWiGLZ-ZWBKyQL5ZbnAsFeHQA2wcvfd1SrKC9OJH63Ekm4DJLOybsg0M-zRrIRYfc4dw3VeXquW4sLjXlAcTy7MGXkwA_UTRIJwO5u_bURApneRM24srpU8GPxlVfCyZAnPZqZ-aSug_iV_WnIBjNQrLU9kBZaxDpC3-dYUal3ubw/s4032/IMG_2520.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVjq-lkPouk-9N6eDWiGLZ-ZWBKyQL5ZbnAsFeHQA2wcvfd1SrKC9OJH63Ekm4DJLOybsg0M-zRrIRYfc4dw3VeXquW4sLjXlAcTy7MGXkwA_UTRIJwO5u_bURApneRM24srpU8GPxlVfCyZAnPZqZ-aSug_iV_WnIBjNQrLU9kBZaxDpC3-dYUal3ubw/s320/IMG_2520.jpg" width="240" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Gerçeküstü bir alemle, gerçek bir alem arasındaki keskin sınırları ortadan kaldıran, kendine yeni olasılıklar düzlemi açan tılsımlı öyküler. Büyülü gerçeklik izinde yürüyen kahramanlar...</p><p style="text-align: justify;">Güvercinler, hakiki kokular, korkular, ölümler, kalanlara gözüken rengarenk kelebekler, bir sırrı hatırlatan gözler, sorumluluklar sarkacında ufalanan hayaller, atlı karıncalar, her şeye rağmen canlanan, diri kalan umutlar. Akıcı ve açık bir üslup...</p><p style="text-align: justify;">Kitabın giriş bölümünde yad edilen Gabriel Garcia Marquez, bir demeçte: <i>"Sürrealizm sokaklarda geziyor." </i>demiş. Bana kalırsa Hakan Sarıpolat, Gabo'nun bahsettiği sokaklarda gezinen sürrealizmi özgün öykü atmosferiyle çok iyi bütünleştirmiş👍💙</p><p style="text-align: center;"><i>***</i></p><p style="text-align: center;"><i>"Bir yanıp bir sönen ışık eşliğinde karanlığı izlemeye koyuluyorum. İnsan bazen görmediği bir şeyi de izlemek istiyor. Boşluğu. Aslında boş olmadığını bildiği. İşte en korkuncu da bu." (s. 66)</i></p><p style="text-align: center;"><i>"Sevgiyi göstermek için sözcüklere gerek olmadığını anladım o an." (s. 74)</i></p><p style="text-align: center;"><i>"Dünyanın bütün çocukları aynı renk." (s. 86)</i></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDuxweIz1NTP3kSF3pYdheoNiKCAThGHi9RDeD-o_uKNo_ubckL7TsELtjMKtRD3NtKNX2q58H352euafHfeWfbAuXFeFyhE1Z5MS5Sv_UeFLcU0qpo2qhqsDXS93d_kq2sfjou4fYZCmWw5oF8YBISbe4b8u4N1NVAayqe0Gw5qkTR-jDaXhbJMBdxGM/s3976/IMG_2521.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3976" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDuxweIz1NTP3kSF3pYdheoNiKCAThGHi9RDeD-o_uKNo_ubckL7TsELtjMKtRD3NtKNX2q58H352euafHfeWfbAuXFeFyhE1Z5MS5Sv_UeFLcU0qpo2qhqsDXS93d_kq2sfjou4fYZCmWw5oF8YBISbe4b8u4N1NVAayqe0Gw5qkTR-jDaXhbJMBdxGM/s320/IMG_2521.jpg" width="243" /></a></div><br /><i><br /></i><p></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-43963936420168835092023-12-19T17:26:00.006+03:002024-01-03T20:00:07.255+03:00KE ÇOCUK, 10. Sayı<p style="text-align: justify;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirNtXYIu4QQkiBtGQgj98zoXdclR9l4NYxCFW5Ny7O1JPWszrSf1iHBDWSSp7ypnI4GC6Gnp545M4_CnWqeQ-DIqcpvG22JK3e4pkpjzXUtJYVut2ziYNt-3sr_bTdNfkeoGWq_z6VNLcv8F1hCbE0eqabp9meimzR4q9qTRDeVC70mmYGN7NJwtyfc80/s1004/IMG_2507.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1004" data-original-width="694" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirNtXYIu4QQkiBtGQgj98zoXdclR9l4NYxCFW5Ny7O1JPWszrSf1iHBDWSSp7ypnI4GC6Gnp545M4_CnWqeQ-DIqcpvG22JK3e4pkpjzXUtJYVut2ziYNt-3sr_bTdNfkeoGWq_z6VNLcv8F1hCbE0eqabp9meimzR4q9qTRDeVC70mmYGN7NJwtyfc80/s320/IMG_2507.jpg" width="221" /></a></div><br /><p></p><p style="text-align: justify;">KE ÇOCUK Kasım-Aralık onuncu sayısında <i>"Fırfır'ın Bağcıkları"</i> adlı çocuk hikayem yer aldı...</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1ua6SQLeeiXZbJtJXcVgBgL2CXaXg1wiFSxnuKNOImbOLwgeTaEgwURFekW8QsPEjTBkDPcPwRjR0n3AjtU6pNalK9fFZPit9bb3d1eE_9-VRBon13YCfDQikXj0az74yOpaGvu6RTJeXarkEJN8iqdJApch8LBBCsUhp1i5F2yFo70kD1BPIxiUW3ks/s640/IMG_2508.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1ua6SQLeeiXZbJtJXcVgBgL2CXaXg1wiFSxnuKNOImbOLwgeTaEgwURFekW8QsPEjTBkDPcPwRjR0n3AjtU6pNalK9fFZPit9bb3d1eE_9-VRBon13YCfDQikXj0az74yOpaGvu6RTJeXarkEJN8iqdJApch8LBBCsUhp1i5F2yFo70kD1BPIxiUW3ks/s320/IMG_2508.jpg" width="256" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p><p><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-33387494528874020662023-12-16T11:39:00.006+03:002023-12-16T13:49:18.086+03:00avokadoyu sevme çabaları<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3W9HC0TUAkrF7bnsmNumXbzfdRVZBHUoWnDnmZU6sbRaJKAgRFstzMtDiFsjl39YIqOzpdXju9B09Vkg4T1B7pPH4ze5b1OTYAY1fYpfkCnn1g6TWvj4hp__TwYiLkmp4B02SZ57i3z9892ke_JmLpD1JXuU7qPSGRLNwq5REZ44ZnjEJWrdon3Kre_4/s4032/IMG_2486.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3W9HC0TUAkrF7bnsmNumXbzfdRVZBHUoWnDnmZU6sbRaJKAgRFstzMtDiFsjl39YIqOzpdXju9B09Vkg4T1B7pPH4ze5b1OTYAY1fYpfkCnn1g6TWvj4hp__TwYiLkmp4B02SZ57i3z9892ke_JmLpD1JXuU7qPSGRLNwq5REZ44ZnjEJWrdon3Kre_4/s320/IMG_2486.jpg" width="240" /></a></div><p><br /></p><div style="text-align: justify;">Kahvaltı için ballı cevizli avokadoyu denedim, sevemedim...</div><p></p><p style="text-align: justify;">Limon suyu, maydanoz ve nane ile yapılan mezesini denedim, sevemedim...</p><p style="text-align: justify;">Avokadoyu dilimleyip tere yağında arkalı önlü pişirdikten sonra içine hindi füme, en üste kaşar ekledim. Bu tarifi az da olsa yiyebildim...</p><p style="text-align: justify;">Farklı denemelerim sonrasında beğendiğim tarif şu oldu:</p><p style="text-align: justify;">-Yarım avokado, labne peynir, karabiber, tuz. </p><p style="text-align: justify;">Hepsini karıştırdıktan sonra dilimlenmiş tam buğday ekmeğine sürüp yiyince aradığım tarif bu dedim...</p><p style="text-align: justify;">Onu sevmek için bu kadar çabalamama gerek var mıydı? </p><p style="text-align: justify;">Bilmiyorum:)</p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-79183390412098514962023-11-29T16:38:00.005+03:002023-11-29T16:53:48.275+03:00A Raisin in the Sun, 1961<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilWyHuh962-upcVvtMCZ1BGY9HXHcA3vfxiMPXrEvwwB1JgOCZo-uKRC8e1y9gCI6Ws_Ef3c68WfBKo61jOJGx0NUCcw3emorAVT33YLf6jtd6LCA9ZjjUAXlf89Edw0K4Ff_uqed8QBkoEMUtGV0GXSiZt04JQCppCUm_hHDIj-Lwyl4tvWnIObZlgUQ/s882/IMG_2360.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="882" data-original-width="736" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilWyHuh962-upcVvtMCZ1BGY9HXHcA3vfxiMPXrEvwwB1JgOCZo-uKRC8e1y9gCI6Ws_Ef3c68WfBKo61jOJGx0NUCcw3emorAVT33YLf6jtd6LCA9ZjjUAXlf89Edw0K4Ff_uqed8QBkoEMUtGV0GXSiZt04JQCppCUm_hHDIj-Lwyl4tvWnIObZlgUQ/s320/IMG_2360.jpg" width="267" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Chicago'nun güneyinde yaşayan Afro-Amerikan bir ailenin yaşam mücadelesini konu edinen film, Amerikalı yazar Lorraine Hansberry’nin <i>Güneşte Bir Leke </i>adlı tiyatro oyunundan uyarlanmış. Bu oyun, yazarın kendi ailesinin yaşadığı zorluklardan yola çıkılarak yazılmış. Diyaloglar uzun ve anlamlı olunca eserin bir tiyatro ya da kitapla bağlantısı olduğunu kestirebiliyorsunuz. Irkçılık, kuşak çatışması, aile değerleri üzerine gölge düşüren paranın gücü, ekonomik sıkıntılar, yoksulluk işlenen başlıca temalardı...</p><p style="text-align: justify;">Evet hala siyah beyaz filmler izleyebiliyorum:) Robert McKee, kitabında bu filmin giriş sahnesini çok anlatmıştı o yüzden merak etmiştim. </p><p style="text-align: justify;">*</p><p style="text-align: justify;">Seinfeld, sekizinci sezona geçildi.</p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-44611600142464318132023-11-26T09:45:00.002+03:002023-11-26T11:26:59.428+03:00Gece Yarısı Kütüphanesi- Matt Haig<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEO8fzkHmhoWDichrqOoiOYEZjAi6n_CskOURlXkcXRjBl3cx08057xgLvYAKsUmXUvHKFtwT1ZBBmELpXg0x6QwIfWBIj9sV9Q289zEoczkkp9xtX1Jjv5sctSPHLKBk2ogHmsV9TzqECVBHM2wa2gSxh0PX4sSoggyAQmbD4cLEzauxUGWAw7i8zUe8/s2016/IMG_2145.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2016" data-original-width="1512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEO8fzkHmhoWDichrqOoiOYEZjAi6n_CskOURlXkcXRjBl3cx08057xgLvYAKsUmXUvHKFtwT1ZBBmELpXg0x6QwIfWBIj9sV9Q289zEoczkkp9xtX1Jjv5sctSPHLKBk2ogHmsV9TzqECVBHM2wa2gSxh0PX4sSoggyAQmbD4cLEzauxUGWAw7i8zUe8/s320/IMG_2145.jpg" width="240" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Yaklaş. Burada koca bir boşluk var. O boşlukta kök ağacın, otantik benliğine işleyen her şey var. Ondan uzanan onlarca dal. İhtimaller, varsayımlar, ...-olsaydı şeklinde yükselen dallar. İçinde kalan o ihtimalleri, seçemediğin hayatları mı yaşamak istiyorsun? O zaman hazırlan bebeğim, burada her şey mümkün. Gece Yarısı Kütüphanesi'ne gidiyoruz. Karanlığınla, sosyal maskelerini bir kenara bırakarak varacağız oraya. Yüzleşmediğin, kaçındığın, korktuğun gerçeklerinle... Raflara bak, orada seçemediğin hayatların kitapları dizilmiş. Haydi bir kitap seç ve oradaki kahraman ol. Hangi kitabı seçersen seç, kırgınlıkların, korkuların, endişelerin, heyecanların, sevinçlerin, aşkların, ayrılıkların, başarıların, başaramayışların, haksızlıklar, kaybedişlerin, ölümü yakından tanımaların, suçlamaların, suçlu arayışların, şikayetlerin, yoklukların, zenginliklerin vs. olacak. Sıralasam bunları sayfalarca uzar gider... Her hayatın farklı bir bedeli olacak. Gözün ne geçmişte, ne olamayanda, ne de geleceğin kaygısında kalsın. Hangi hayatı seçersen seç, hepsinin mayasında eksiklikler, zıtlıklar olacak. Önünde uzayan tek bir hayat var, senden bir tane var. Belki de yanlış olan, pişmanlıklarının şu anki hayatına hükmetmesine izin vermendir...</p><p style="text-align: justify;">***</p><p style="text-align: justify;"><i>"Direnme gücüne sahip olanlar başkalarından farklı değildir." (S.91)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Hayatta kalıplar var. Ritimler. Bir hayatta kendimizi köşeye kısılmış hissettiğimizde, hüznün trajedinin başarısızlığın ya da korkunun, tek bir var oluşun ürünü olduğunu düşünmek çok kolay. Yalnızca yaşamanın değil, belli bir şekilde yaşamanın sonucu olduğunu düşünmek çok kolay. Demek istediğim acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün olmayacağını. Tabii ki farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar."(s.177-178)</i></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-75540846599182667212023-11-19T16:38:00.003+03:002023-11-19T20:14:10.898+03:00Onuncu Ay- Ayla Burçin Kahraman<p style="text-align: justify;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAJfHAF97uu0QJXxk8EJPgqQrLyQfOaPY5cH9f04Zdplm3yHD6FGLueY0PSPZW9RnyxCIWDUcJcY7pgDAW_vhvXyxfuRHa9_Nd_2sLsP4ePFmIgJQIdZu0mu9B07imyScgzdq7ggXpWppLQcfs-GFPZ6-INaOitFNp5r1c8mPKylPhuOhPVJSiCI6w1yY/s2016/IMG_2147.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2016" data-original-width="1512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAJfHAF97uu0QJXxk8EJPgqQrLyQfOaPY5cH9f04Zdplm3yHD6FGLueY0PSPZW9RnyxCIWDUcJcY7pgDAW_vhvXyxfuRHa9_Nd_2sLsP4ePFmIgJQIdZu0mu9B07imyScgzdq7ggXpWppLQcfs-GFPZ6-INaOitFNp5r1c8mPKylPhuOhPVJSiCI6w1yY/s320/IMG_2147.jpg" width="240" /></a></div><br /><p></p><p style="text-align: justify;">Yaşadığımız hayatın kıyısından kopup gelen yaşantılar. Geride kalanlar, bitmeyen senfoniler, uyumsuz ilişkiler, bir yere ait olamamanın sancıları. Zorlayan yaşamla barışık olmak için uğraşan kahramanlar. Zamanı varoluşun tecrübesinde öğütmek. Kaçılan gerçeklerin farklı yüze evrildiğini görmek. Aslında o gerçeklerin hiçbir yere gitmediğini onaylayan, farklı bir boyuta geçtiğini vurgulayan şaşırtıcı sonlar. Gözlemlerle, çağrışımlarla, derin duyuşlarla örülmüş dünyaları aktaran dile hakim, açık ve dostane bir üslup👍🥰💙</p><p style="text-align: justify;"> İyi ki!</p><p style="text-align: center;">***</p><p style="text-align: justify;"><i>"Dehşetle beleren göz bebekleri büyüdükçe büyümüş, neredeyse yüzünün tamamını kaplamış. Gözlerini kırpsa onu hayata bağlayan ince çizginin üstünden düşüverecek sanki. İnsan hiç yaşamadığı bir hayatı kaybetmekten korkar mı?" (s.41)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Ruhuma yerleşen kabul görme dürtüsü tek başınalığımı örtbas etmek için var gücüyle çalışmaya başlıyor. O zamandan beri canımı sıkan her şeyi katlanabilir sayıyor, hayatta bulamadığım ne varsa sabırda bulurum sanıyorum."(s.82)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Kiminin hayatı, izleyenleri tatmin eden bir sonuca bağlanmıştı mükemmel bir roman gibi. Kimininki sebepsiz sonuçsuz kalmıştı, hayat gibi."(s.91)</i></p><p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSZqakB3iVPqyl9ysgGklBXIMHfE_5ZVEiXaFr12-4bqPNEP3yOfWkoOrNdj8h1WxbWgfyY9Vek8_xYJrC95OSdxZqXSUOZfSU79rOzdchYNanX8cvPL9zpFpIxT9rABEnUJmM_j7e4UGxbkR-_Acx5Mui0D09fHfmF2H666hGSxxBl3wAJM0aH62ib6I/s2016/IMG_2274.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2016" data-original-width="1512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSZqakB3iVPqyl9ysgGklBXIMHfE_5ZVEiXaFr12-4bqPNEP3yOfWkoOrNdj8h1WxbWgfyY9Vek8_xYJrC95OSdxZqXSUOZfSU79rOzdchYNanX8cvPL9zpFpIxT9rABEnUJmM_j7e4UGxbkR-_Acx5Mui0D09fHfmF2H666hGSxxBl3wAJM0aH62ib6I/s320/IMG_2274.jpg" width="240" /></a></div><br /><i><br /></i><p></p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-26794042945385182782023-11-17T15:15:00.003+03:002023-11-17T16:17:26.858+03:00Holy Spider, 2022<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3tVPhbxvbHTc2yzQjOvvnv5V5HZZlsMg_8ZW26XZFZXJ9rbeczB4gvWCWWeJFRCvE8ZHcQvOnkuZ6cH32K3TyRupc20PpW8oW5Td1sd2CQqi66cn0UyHLHogvYsKt5hJg3NVsb78VXQf6AzqMhUFiM4YF6Hoj9GIbiDWsn9jESYKaHMm5u3jxKk1t2sM/s1036/IMG_2260%20(1).jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1036" data-original-width="828" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3tVPhbxvbHTc2yzQjOvvnv5V5HZZlsMg_8ZW26XZFZXJ9rbeczB4gvWCWWeJFRCvE8ZHcQvOnkuZ6cH32K3TyRupc20PpW8oW5Td1sd2CQqi66cn0UyHLHogvYsKt5hJg3NVsb78VXQf6AzqMhUFiM4YF6Hoj9GIbiDWsn9jESYKaHMm5u3jxKk1t2sM/s320/IMG_2260%20(1).jpg" width="256" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Yönetmen Ali Abbasi'nin gerilim filmi Kutsal Örümcek, gerçek bir davadan yola çıkar. 2000-2001 yılları arasında İran'ın Meşhed kentinde sokak fahişelerini, dini bir amaçla hedef alan ve on altı kadını öldüren seri katil Saeed Hanai'nin hikayesine dayanır. Bu seri katili araştıran kurgusal bir kadın gazeteci tasvir edilir...</p><p style="text-align: justify;">Filmin arka planında, İran'ın yargı sistemini, cinsiyet politikasını ve toplumsal sert gerçeklerini okuyabilirsin...</p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-17409280774775028512023-11-12T11:35:00.004+03:002023-11-12T22:38:03.274+03:00Siyah Takım Elbiseli Adam- Stephen King <p style="text-align: justify;"> <span> </span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2Fpz8BBkbPrmBVvS8CByOqtYGWkGH1a5BkQzVnQh3I3_5sA4A5TsZYF01tINa0lTGgP5FZ2jeD7Ry1IxdZAvPENvIvJZCadMg7QbhKcMWk3QH6oEiuLKLk1ntPE_zt0DgihDMYCMccG1f-evkVqyzt4CXBI2GMql-7mQpSOcjDofyu709C97-9cTtM_g/s2016/IMG_2146.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2016" data-original-width="1512" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2Fpz8BBkbPrmBVvS8CByOqtYGWkGH1a5BkQzVnQh3I3_5sA4A5TsZYF01tINa0lTGgP5FZ2jeD7Ry1IxdZAvPENvIvJZCadMg7QbhKcMWk3QH6oEiuLKLk1ntPE_zt0DgihDMYCMccG1f-evkVqyzt4CXBI2GMql-7mQpSOcjDofyu709C97-9cTtM_g/s320/IMG_2146.jpg" width="240" /></a></div><p></p><p style="text-align: justify;"><i>"Birileri sonradan bulup okuyacaktır yazdıklarımı. Bundan adım gibi eminim çünkü üzerinde GÜNLÜK yazan bir deftere, sahibi öldükten sonra bakmak insanın tabiatında vardır. O yüzden evet, yazdıklarımı muhtemelen birileri okuyacak. Asıl soru okuduklarına inanıp inanmayacakları. Büyük ihtimalle inanamayacaklar ama bunun bir önemi yok. Benim derdim inanılmak değil, özgür kalmak. Yazarak özgürlüğe kavuşabilir insan, yaşamdan bunu öğrendim." (s.7-8)</i></p><p style="text-align: justify;"><span><i>"Ama inanmıştım ona. Bir şekilde ona tamamen inanmıştım, yüreğimizle hayal ettiğimiz en korkunç şeylere bir şekilde inanmaya her zaman meyilli olduğumuzdan olsa gerek, inanmıştım." (S. 42)</i></span></p><p style="text-align: justify;"><span><i>*</i></span></p><p style="text-align: justify;"><span>İki öyküden oluşuyor kitap. O. Henry Ödülü'ne layık görülen <i>Siyah Takım Elbiseli Adam </i>ve Nathaniel Hawthore'un <i>Genç Goodman Brown</i> adlı öyküsü. Bu öyküde Amerikan edebiyatının önemli öykülerinden biri olma özelliğine sahip👍🤩</span></p><p style="text-align: justify;"><span>Lise yıllarında heyecanla Stephen King kitapları arayan o kız için okundu bu kitap🥰</span></p><p style="text-align: justify;"><span>**</span></p><p style="text-align: justify;"><span>Georges Perec'in, Harikalar Odası adlı kitabını da okudum ama onu pek sevemedim☺️</span></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-42079698474112161712023-11-07T18:47:00.002+03:002023-11-07T18:47:53.133+03:00Edebiyatist, 50. sayı<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr3VhhouQe9rFVHX72fTp2SFotnG7KfyGKmXNH_A2SCqetUkAccQh7JojPQkgBy1Vtb7FSgHWh3_DdpbaPvGikJClX7WMcMb0TerWIdoVedDRFSjH4IWdLBcMSs2rHSLfIDrBNPxkgtwD6HeEVcxe96oP_yl8uEJ-zaSfeTJ-UFAlFwNvLNoQ2GvHCrTA/s834/4D1FBDFB-F249-4E8C-BA41-BA3CCD9478EB.JPG" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="834" data-original-width="828" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr3VhhouQe9rFVHX72fTp2SFotnG7KfyGKmXNH_A2SCqetUkAccQh7JojPQkgBy1Vtb7FSgHWh3_DdpbaPvGikJClX7WMcMb0TerWIdoVedDRFSjH4IWdLBcMSs2rHSLfIDrBNPxkgtwD6HeEVcxe96oP_yl8uEJ-zaSfeTJ-UFAlFwNvLNoQ2GvHCrTA/s320/4D1FBDFB-F249-4E8C-BA41-BA3CCD9478EB.JPG" width="318" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"> Edebiyatist'in (Kasım- Aralık) 50. sayısı yayımlandı...</div><p></p><p style="text-align: justify;">"Gök Kırağı" adlı öyküm yeni sayıda...</p><p style="text-align: justify;"><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-68535789312118926672023-11-04T10:26:00.002+03:002023-11-05T07:35:11.350+03:00Submarine, 2010<p style="text-align: justify;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6ieQyoCqbnudCpHNo6SP2CZpGvy5ljKScgFYqXe3JlHxhsd5Guj-QRJG5nZmrnxqpGu6csJiYGsVGQpqxtbTAltL7Mia86yvRa9mKOoGuFQ5MGSQVYVCEvQdEyPfnYo47AyFRLHkSeNPKZ-2tfYTXRoEWKP3UECUfT6CAQLnW6stv7baK6Ze6IQy0VOc/s828/IMG_2068.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="820" data-original-width="828" height="317" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6ieQyoCqbnudCpHNo6SP2CZpGvy5ljKScgFYqXe3JlHxhsd5Guj-QRJG5nZmrnxqpGu6csJiYGsVGQpqxtbTAltL7Mia86yvRa9mKOoGuFQ5MGSQVYVCEvQdEyPfnYo47AyFRLHkSeNPKZ-2tfYTXRoEWKP3UECUfT6CAQLnW6stv7baK6Ze6IQy0VOc/s320/IMG_2068.jpg" width="320" /></a></div><br /><p></p><p style="text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: inherit;">"Ç<i>oğu insan kendini yeryüzünde benzeri olmayan bireyler olarak görür. Bu düşünce onları her şey yolundaymış gibi yataklarından kalkmalarını, yemek yemelerini ve boş boş gezinmeleri için motive eder. Adım Oliver Tate."</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">Denizaltı, bu cümlelerle başlar... Oliver, on beş yaşında bir genç. Kendinden uzak, birbirlerinden uzak ebeveynlerinin ilişkilerini kurtarmaya çalışır. Okulundan Jordana adında bir kıza aşık olur. Hem aşkını yaşama, yaşatma; hem de ailesini boşanmanın eşiğinden kurtarma çabaları Oliver'i epey uğraştıracaktır. Submarine, bana göre, hem komik hem de melankolikti...</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">Film boyunca, mücadele ergeni Oliver'in yaşadıkları Alex Turner şarkılarıyla taçlanır. Bu şarkılar </span>müzik<span style="font-family: inherit;"> listende uzunca bir süre kalabilir...</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">*</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">Star Wars 7 izlendi.</span></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-25296253126849910752023-11-01T19:22:00.001+03:002023-11-01T19:22:22.760+03:00Öykü Gazetesi, kasım<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3T9ca3w2YZF97tVPHRyPyJvmy2cLBhGyCGBLIJWSb9EXduJKwKvvjrvX5Y7MEhU_nVy3p2n3_z1fmA7LcGUKjq4R4WJwFYIiGzsnniVt8G2i0gUZHYxDDLg4TQ1X5gs279lTdwmdR7D3_nSW9QNxiKS-XxWw7vmQ-NSczsB6M6BbrRfXuiCTgKnACN7s/s828/IMG_2038.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="820" data-original-width="828" height="317" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3T9ca3w2YZF97tVPHRyPyJvmy2cLBhGyCGBLIJWSb9EXduJKwKvvjrvX5Y7MEhU_nVy3p2n3_z1fmA7LcGUKjq4R4WJwFYIiGzsnniVt8G2i0gUZHYxDDLg4TQ1X5gs279lTdwmdR7D3_nSW9QNxiKS-XxWw7vmQ-NSczsB6M6BbrRfXuiCTgKnACN7s/s320/IMG_2038.jpg" width="320" /></a></div> <p></p><p style="text-align: justify;">Ve veya Öykü Gazetesi yeniden yayımlanmaya başladı. </p><p style="text-align: justify;">Kasım sayısında "Yitirilen" adlı öykümle...</p><p style="text-align: justify;"><a href="https://www.veveya.net/oykugazetesi">https://www.veveya.net/oykugazetesi</a></p><p style="text-align: justify;"><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-92120467718560456772023-10-22T16:59:00.001+03:002023-10-22T16:59:38.775+03:00Finding Vivian Maier, 2013<div style="text-align: justify;"> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJV4iM88He8lV3VLt496wk0U_UkVgLw-HzUolIsD3Fz57mjmw5eFGWb_fb0abQhhd60-PMVlDvwudlLeUXwZrb9xiJaiasxTwCjai-BFp1FOfT1LN-nZJqznW98xLToRXrRecbFlNUxbP8-RNt71SEaydPXM16q5KT4iucR2Y1UXohgn8rTwH1vuXNNLE/s1075/IMG_1885.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1075" data-original-width="685" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJV4iM88He8lV3VLt496wk0U_UkVgLw-HzUolIsD3Fz57mjmw5eFGWb_fb0abQhhd60-PMVlDvwudlLeUXwZrb9xiJaiasxTwCjai-BFp1FOfT1LN-nZJqznW98xLToRXrRecbFlNUxbP8-RNt71SEaydPXM16q5KT4iucR2Y1UXohgn8rTwH1vuXNNLE/s320/IMG_1885.jpg" width="204" /></a></div><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Vivian Maier'in fotoğraflarına, okumayı sevdiğim edebiyat içerikli adreslerde rastlamıştım. Hoşuma gitmişti. Daha sonra biyografisinin anlatıldığı belgesel tarzı filmini yorumlara takılmadan izledim. Chicago'lu tarihçi John Maloof bir müzayededen rastgele bir koli fotoğraf alır. Vivian'ın fotoğrafları bu şekilde başkalarına ulaşır. Hayatı boyunca çocuk bakıcılığı yapmış ve boynunda fotoğraf makinesiyle değişik fotoğraflar çekmiş yalnız bir kadının hikayesi, filmin merkezini oluşturur. Sanat dünyası onun fotoğraflarını kabul etmese de, fotoğrafları tanınır. Portre fotoğrafları kişinin o alanına bir müddet girmenizi sağlar. Bir yabancının alanında kısa süre kalmak ve o anı durdurmak gibi bir eyleme benzer. Bu fotoğrafların içeriğini salt portre fotoğrafları oluşturmaz. Onun objektifinden yansıyan sokaktaki farklı manzaralar demek daha yerinde olur... </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhP0BJDRotkR6_Wg39LL_SfZmj4lwIbUoKEoMNoDDkinZyxD7fZiKdTzR4Ba6u5vh-OcmPjHBF8azHMvOjlpOwoSgbq3HhweyxCucsxGspnQc2Tzuks9YKc1YgduRq7pRpJm5HY_CH2Pmnenx-0t41vms2WvCXJ-gwwCfjpgQ63qo1tBXtlUMePxZ8zAWA/s828/IMG_1886.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="818" data-original-width="828" height="316" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhP0BJDRotkR6_Wg39LL_SfZmj4lwIbUoKEoMNoDDkinZyxD7fZiKdTzR4Ba6u5vh-OcmPjHBF8azHMvOjlpOwoSgbq3HhweyxCucsxGspnQc2Tzuks9YKc1YgduRq7pRpJm5HY_CH2Pmnenx-0t41vms2WvCXJ-gwwCfjpgQ63qo1tBXtlUMePxZ8zAWA/s320/IMG_1886.jpg" width="320" /></a></div><div><br /></div>*<div>Star Wars 6 izlendi, Seinfeld'i bu ara yoğunluktan ihmal ettim.</div>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-86538051645827265002023-10-18T19:49:00.000+03:002023-10-18T19:49:20.462+03:00Köpek gibi Büyütülmüş Çocuk- Bruce D. Perry, Maia Szalavitz<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUzcdfhsM6Ll0Z4K5Rt8U6NyUl6v0sWHsFA7T-KnIaLIiNsNA-FGb2SMsTpgkxtJjKSjglA1GfVDA76h9iW07GT4RLE3v_OCwLsP867IXGaSGFgezbV9vO4muENj9OihKQQvo5JTQCk-ripjdzt6EDJEhQRWOW47hVPbi5qceaN89vw96r66fQoIbv/s4032/IMG_0830.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUzcdfhsM6Ll0Z4K5Rt8U6NyUl6v0sWHsFA7T-KnIaLIiNsNA-FGb2SMsTpgkxtJjKSjglA1GfVDA76h9iW07GT4RLE3v_OCwLsP867IXGaSGFgezbV9vO4muENj9OihKQQvo5JTQCk-ripjdzt6EDJEhQRWOW47hVPbi5qceaN89vw96r66fQoIbv/s320/IMG_0830.jpg" width="240" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bu kitap, hayatta neden bazı çocuklar kahramana dönüşürken, bazılarının cani sosyopatlara dönüştüğü sorusuna cevap vermeye çalışıyor. Yazarlardan biri, çocuk psikiyatri profesörü. Tedavi etmeye çalıştığı çocukların nasıl değiştiğini, değişebileceğini anlatıyor. İnsanlar duygusal kötü etkilere karşı çok hassas varlıklardır. Yaşama dair bütün ritüelleri nasıl ailelerinden yadigar alıyorlarsa, taciz, şiddet, baskı gibi eğilimleri de nesilden nesle aktarıyorlar. Bu noktada Aristo'nun,<i> insan politik bir hayvandır,</i> cümlesi yürürlüğe giriyor. Buradaki trajik hikayeler çocukların dünyasında yetiştirici rolündeki insanların nasıl izler bırakacağının kanıtını sunuyor. Bu anlamda nasıl bir yol izlenmeli, düşünce konseptleri nasıl değiştirilmeli, spotları hangi yönteme çevirmeli bunların hepsine bir uzman gözünden faydalı yanıtlar aktarılıyor. Travmatize olmuş çocuklarla yapılan klinik çalışmalar, kötü muamele görmüş çocuklara uygulanan terapötik yaklaşımlar, travma karşısında geliştirilen dissosiyasyon tepkileri... Bazı hikayeler dehşet verici, kitabı yarım bırakmakla bırakmamak arasında gidip geldim. Sonunda bırakamadım, bitirdim:)</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: center;">***</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><i>"Başka seçenekleri öngörebilmek güdü kontrollerini de arttırabilir. Daha parlak bir gelecek hayal edebiliyorsan, ona göre de plan yapabilirsin. Ayrıca kendini daha iyi koşullarda düşünebilmen başkalarıyla olan ilişkilerini de iyileştirebilir. Eğer gelecekle ilgili sonuçlara göre plan yapabiliyorsan, kendini gelecekteki "ben"inle özdeşleştirebiliyorsun demektir. Kendini farklı bir ortamda düşünebilmek diğerlerinin farklı bakış açılarını anlamaktan pek farklı değildir. Buna rağmen, yalnızca zeka bir çocuğun doğru yolda ilerlemesi için yeterli değildir."</i></div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div style="text-align: justify;"><i>"Bir çocuğun beyni sözcüklerden, derslerden ve düzenlenmiş faaliyetlerden daha fazlasına ihtiyaç duyar: sevgiye, arkadaşlığa, oyun oynama ve gündüz hayalleri kurma özgürlüğüne ihtiyaç duyar."</i></div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div style="text-align: left;"><i>"En güçlü terapi insan sevgisidir."</i></div>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-89772247920550309442023-10-14T12:15:00.009+03:002023-10-15T13:52:13.768+03:00çember<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2901kSJufDi2nGineTvHWnQh2vCPXs94kxG02lOaY-Obv7DcqSwFAxovfKaNstVgpekkTDTeIzC6WPFwCXrIn1A4WaxO2h__0GoK_9Czq4G0Jd0c1i3GELWQzsWGkvjUX-jmYLWmaz1u_wHgmP339A9ruwec8qnHNjqV_INKIY9gkuGJWWSMIpVMf3-g/s2016/IMG_1805.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1512" data-original-width="2016" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2901kSJufDi2nGineTvHWnQh2vCPXs94kxG02lOaY-Obv7DcqSwFAxovfKaNstVgpekkTDTeIzC6WPFwCXrIn1A4WaxO2h__0GoK_9Czq4G0Jd0c1i3GELWQzsWGkvjUX-jmYLWmaz1u_wHgmP339A9ruwec8qnHNjqV_INKIY9gkuGJWWSMIpVMf3-g/s320/IMG_1805.jpg" width="320" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;"><b>Fon/ Zemin: </b>Laciverte çalan bir mavi, turkuaz. Mavinin her tonundan bir tutam.</p><p style="text-align: justify;"><b>Şekil:</b> Hayatın seni içine attığı çemberler. Çember içinde başka başka çemberler. Onların içinde nefes alan kendimi görüyorum. O masum kızı çok seviyorum. Öyle güzel, öyle güçlü ve inançlı ki....</p><p style="text-align: justify;">Oraya gülümseyerek, karanlığın içindeyken bile görebildiğim ışık huzmelerini kuşanarak bakıyorum. Feri sönen gözlerime aldırmadan bakıyorum. Hayatta hiç bir şeye şaşırmıyorum. Her an her şey olabilir, herkes her şeyi yapabilir. Başıma gelenleri tekamül yolculuğuma ekleyerek duruyorum. Orada. Cumhuriyet Senfoni Orkestrası'nın yeni binasında geziyorum. Kızımla, yol arkadaşımla, sevdiceğimle, ışığımla... </p><p style="text-align: justify;">Güç seninle olsun, Yodaaa kalp kalp💓<br /></p><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p><p><br /></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-32869223534175925922023-10-03T22:40:00.002+03:002023-10-03T22:43:09.763+03:00Asteroid City, 2023<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgI3Ot7AnPX2twPALhGfMk85_OI8riT8qatnIRup3vgwe3ESwFodVmVg3A4wo0k0ZW_fwcnG0mWw7k1d4MQOv4pRvXNx9NvqNOeny9OC-btAAFaOgKhZLah7ghUrXNK_hEe1pjnDiPm2vAIwbbJMJxQQ34KKnJhOLMrzOE7i2GSVnO5ZMOkOf2yq5p-Rb0/s828/IMG_1602.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="804" data-original-width="828" height="311" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgI3Ot7AnPX2twPALhGfMk85_OI8riT8qatnIRup3vgwe3ESwFodVmVg3A4wo0k0ZW_fwcnG0mWw7k1d4MQOv4pRvXNx9NvqNOeny9OC-btAAFaOgKhZLah7ghUrXNK_hEe1pjnDiPm2vAIwbbJMJxQQ34KKnJhOLMrzOE7i2GSVnO5ZMOkOf2yq5p-Rb0/s320/IMG_1602.jpg" width="320" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;">Asteroidler, Güneş'in etrafında dolaşan küçük ve taş benzeri gök cisimleridir. <i>Asteroid City</i> ise, bir çöl kasabası. Yıl, 1955. Kıdemsiz yıldız gözlemcileri, askeri uzay öğrencileri kongresi, öğrenciler ve aileleri, akademik başarı için bir proje etrafında bu çölde bir araya gelirler. Hızlı geçişlerin yansıdığı bu bilim kurguda, olağan üstü ve olağan durumlar birbirini takip eder...</p><p style="text-align: justify;">Yönetmen <i>Wes Anderson'</i>un daha önceki filmlerinden aşina olduğum pastel tonları, kıyafetleri, retro fütüristik havayı ve seçtiği klas müzikleri bu filmde de görmek mümkün. Tematik olarak, çoğunlukla işlediği aile, aşk, babalık duygusu, depresifliğe bağlamayan tatlı hüznü yeniden hissettim. Oyuncu kadrosu takdir ettiğim oyunculardan oluşuyordu onların yaşlı halini izlemek zamana karşı koyamayışımızı hatırlattı. Yemek yaparken filmin müziklerini dinlemek keyif verici, deneyebilirsin. İlk kez bir <i>Wes Anderson </i>filmi izleyeceksen bu filmle başlamamalısın...</p><p style="text-align: justify;">*</p><p style="text-align: justify;">Star Wars 5 izlendi. Seinfeld yedinci sezona geçildi. </p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8721874727332125028.post-42839546440809221252023-09-30T09:22:00.006+03:002023-09-30T09:22:52.384+03:00İç Kitabı- Ece Temelkuran<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6kyjE92or6tljRZKkN4IlSEXt0AhI5IWdqlaZmNhVxgQlQAdsif1N0DG4bh9MDGY1fZZxd1RhY76Sr2FzJJvOnycdCfubKWmGllKFDCXmKNcJPxjtLtg-FcTK6GpHEvQoqI1tLH0qMm5ZYTD-E_SNIQJNt2ROcOGoUjFBLPxVrvv1oGSWBqzKwF7cs8A/s4032/IMG_1799.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6kyjE92or6tljRZKkN4IlSEXt0AhI5IWdqlaZmNhVxgQlQAdsif1N0DG4bh9MDGY1fZZxd1RhY76Sr2FzJJvOnycdCfubKWmGllKFDCXmKNcJPxjtLtg-FcTK6GpHEvQoqI1tLH0qMm5ZYTD-E_SNIQJNt2ROcOGoUjFBLPxVrvv1oGSWBqzKwF7cs8A/s320/IMG_1799.jpg" width="240" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;"><i>(......)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>"Bir taş sabreder yalnızca. Zamanı dilenir zamandan. Taşın silahı sabretmektir. Taşın silahı, acıyı gövdesinden hakkıyla geçirebilme becerisidir. Çünkü nasıl bir taş kendi ağırlığındaysa, tutuluşların acısı da ancak kendi kadardır. Fazlası var sanılacaktır; ancak, bilin ki, tutuluşun acısı sadece kendi kadardır. Katlanmak için zamandan zaman dilenmek gerekir. Tutulmuşlara verilecek ilk tavsiye budur.</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Yine de tutulmakla ilgili, cümle mahlukattan saklanan bilgi, bir talihsizliktir ki, sadece taşa bahşedilmiştir. O da, tutuluştan çabucak ve sağ salim kurtulma bilgisidir. Zamandan zaman dilenmeden, beklemeden, sabretmeden kurtulmayı tutuluştan sadece taşlar bilir. Elbette açık edemem bu bilgiyi. Lanetler yoksa beni bilge zaman. Ama yine de şu kadarını söylemeden geçemeyeceğim, acısını düşündükçe tutuluşun, söylemeden edemeyeceğim.</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Kırılmaktır sır.</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Kırılmak sır. Tutulmuş yanını olduğun yerde bırakıp, tutulmayı bırakıp, bir başka taş olmaktır artık. "Ben", başkaları olur artık o zaman. Ama elbette bir taşın gücü yeter bu sabırsızlığın bedelini ödemeye. Artık hiç tutulmayacak olmanın lanetli katılığını, küçülmüş ve katılaşmış gövdesini sonsuzluğa doğru sürükleyip götürmeyi ancak bir taş becerebilir. </i></p><p style="text-align: justify;"><i>Taş başlangıçta katı değildir. Fakat taş öğrenir. Ve taş, işte taş olmayı, böyle tutulup kırılarak öğrenir."</i></p><p style="text-align: justify;"><i>(s.92-93-94)</i></p><p style="text-align: justify;"><i>(.....)</i></p>maviye iz sürenhttp://www.blogger.com/profile/09943878618691509584noreply@blogger.com10