30 Ekim 2017 Pazartesi

Fransız Teğmenin Kadını - John Fowles



"Kendi geçmişinizin bile tam olaraka gerçek olduğunu düşünemezsiniz;onu giydirirsiniz,yaldızlar ya da kara çalarsınız,kimi yerlerini kesip atarsınız,kusurlarını düzeltirsiniz...tek kelimeyle onu kurgularsınız ve rafa kaldırırsınız-sizin kitabınız,sizin romantik otobiyografiniz.Hepimiz gerçek gerçeklikten kaçarız.Bu Homo sapiens'in temel tanımıdır."

"Çok sayıda insanı, daha onlara yürütmeyi öğretmeden koşturmakla mutlu edemezsiniz."

"Ölüm nesnelerin doğasında değildir; onların doğasıdır. Ama ölen biçimdir.Madde ölümsüzdür. Varoluş dediğimiz, birbirinin yerine geçen bu biçimler silsilesinin içinden bir tür yeniden doğuş geçer."

"Hayat bir cehennem çukuruydu. En masum yüzlerin ardında en büyük fesatlar gizliydi."

"Bu kültürel devrimin bilinçli amaçlarının, zalimliklerinin ve başarısızlıklarının ne olduğu önemli değil; Rönesans özünde uygarlığın en sert kışlarından birinin yeşil bir bahara çıkmasaydı sadece. Zincirlerin, engellerin, sınırların sonuydu. Tek bir şey üzerine kurulmuştu: Var olan, güzeldir."

"Çağımızın sözde en büyük tasası zaman kıtlığıdır: Toplumlarımızdaki zekâ ve paranın son derece büyük bir bölümünü işleri daha hızlı yapmak için harcamamızın nedeni, bilime ve bilgeliğe karşı duyduğumuz çıkar tanımaz sevgi değil, budur; insanoğlunun nihai amacı mükemmel bir insanlığa değil de şimşek olup çakmaya, ışık hızına ulaşmaktır adeta."

"Yalnızlık insanı ya huysuz yapar ya da kendi kendine yetmeyi öğretir."



27 Ekim 2017 Cuma

budur benim çabam



Budur benim çabam, bu :
adanmak özlem çekerek
dolaşmaya günler boyu.
Güçlenip genişlemek derken,
binlerce kök salarak
kavramak hayatı derinden-
ve ortasından geçerek acının
olgunlaşmak hayatın ta ötesinde,
ta ötesinde zamanın!

Raimer Maria Rilke / Çeviri.A.Turan Oflazoğlu

21 Ekim 2017 Cumartesi

İpek ve Bakır - Tomris Uyar



"Birbirimizden ne beklediğimizi bilirdik, buydu önemli olan, yeterdi. Dürtüklenmeyen, kendine dayalı bir şey. Saatlerce konuşmazdık da oda dolu kalırdı."

"Bu çocukluğun var ya, hiç yitirme onu, bazıları yitirmezler. Sen öyle bir çocuğa benziyorsun. Korun."

"Kırıklar zamanında onarılmadı mı büsbütün kırılıyor, durmadan kırılıyor."

20 Ekim 2017 Cuma

düşünürken buldum kayayı


"Otlarla konuşmaktan geliyordum. 
Ölü bir yaprak; adını unutmuş bir sokak, sav dolu bir tümce, suçlu bir ırmak, bir de partal bir kuş yürüyorduk.
Bir atlı karıncaydı yaşamak, onu yürüyor­duk."

- İlhan Berk, Düşünürken Buldum Kayayı


16 Ekim 2017 Pazartesi

İle - Oruç Aruoba



“Senin ile birlikte yapacağımız -yapacağımızı düşündüğümüz; birbirimize yapacağımızı söylediğimiz- ne çok şeyi yapamadık: bu da, herhalde, ilişkinin bir gereği:- Olanaksızlıklarımız da katılır ilişkimize, olanaklarımız kadar-”

"Belki temel hata, sevgiyi bir 'duygu' işi olarak görmekte. Duygu yanı yok değil; ama bu, bilinçle dengelenmezse -yalnızca duygusal kalırsa-kişinin özgürlüğü pahasına yürüyor. Bu oluşumun en önemli göstergesi, kıskançlık: Sevginin tek yanlı yozlaşması. Akıldışı hale gelmesi, bilgiyi çeler hale gelmesi. Sevginin iki kişinin ilişkisi olmaktan çıkıp, bir kişinin ötekine yönelik bir tutumu haline gelmesi."

"Bir gün benim yüzümden acı çektiğinde -ki, çekeceksin- lütfen az çek."


"Çok yalnız -- kimsesiz-- hissettim kendimi : sana seslendim,ağlayarak--- 'Haydi,çabuk gel' diye-- duydun mu beni?... " dedin.

Ben de sana yolda yazığımı gösterdim; belki de tam sen bana seslenirken yazmıştım bunu: -

Rayda parlayan
Güneş kadar hızla
geliyorum sana

Güneş,tuttu, Ay'ın çevresinden dolaştı ---"

15 Ekim 2017 Pazar

bazı şeyler

Bazı şeyler düşünerek değil, üzülerek öğreniliyor. Ama öğrenilenden ve ne şekilde öğrenildiğinden asla bahsedilemiyor. Kişiyi kişi yapan bilgi de ancak böyle elde ediliyor. Kaynaksız, kırıklık, üzüntü, elde edemeyiş, kaçırış, en büyük fedakarlıkların neticesinde en derin aşağılanış bilgiyi oluşturuyor. Öyle ki insan bunları bildiğini bile söyleyemiyor, sadece artık öyle yaşıyor.
-Şule Gürbüz

13 Ekim 2017 Cuma

Dava - Franz Kafka



"Bana yolu gösterin, yoksa yanılabilirim. Öyle çok yol var ki!"

"Yabancıların fikirlerini düşünmeden benimseme."

"Yüksek beklenti, sarsar."

“Yasa önünde nöbet tutan bir bekçi vardır. Taşralı bir adam bir gün ona gelip yasaya girme izni ister. Ancak bekçi, o anda izin veremeyeceğini söyler. Adam düşünür ve daha sonra girip giremeyeceğini sorar. Belki der bekçi, ama şimdi olmaz. Bekçi her zamanki gibi açık duran kapının önünden çekilir ve adam içeri bakmak için eğilir. Bunu gören bekçi güler ve şöyle der: ‘Madem ki girmeyi bu kadar çok istiyorsun, beni aşarak içeri girmeyi bir dene bakalım. Ama bil ki ben güçlüyüm. Üstelik bekçilerin en küçüğüyüm. Her bir salonun girişinde gitgide daha güçlü bekçilere rastlayacaksın. Üçüncüsünden itibaren onların görüntüsüne ben bile katlanamıyorum.’ Taşralı adam bunca zorluk çıkacağını beklememiştir. Yasanın herkese her zaman açık olduğunu sanmıştır."

“İnsan bu dünyada otuz yıl yaşamışsa eğer ve benim gibi hep yalnız başına savaşmak zorunda kalmışsa, o zaman beklenmeyen olaylara karşı bağışıklık kazanıyor ve bunlar yüzünden çok sarsılmıyor… Yalnız insanlar hep alışıktır beklenmeyen olaylara.”

"Her zaman hayata onlarca elle müdahale etmeye çalıştım, bu ne kadar da kabul edilemez bir davranış ve hataydı."

"En küçük bir umut bile bazen büyük acılar verir..."

"Benim tek istediğim, herkesin gözleri önündeki bir uygunsuzluğun yine herkesin önünde tartışılması."