25 Şubat 2016 Perşembe

nilüfer



Ben oraya koymuştum, almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.

Kışken ilkyaz, sularımda açardı;
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar.

Bir ışıktı yanardı gecelerde;
Akşam, çiçekler uykuya yattı,
Sardı karşı kıyıları karanlık-
Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.



Behçet Necatigil 

11 Şubat 2016 Perşembe

ve


"Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, 
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, 

Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. 
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…" 


William Shakespeare


"Cennette olmak için köle olamayız, biz kendi iyiliğimizi düşünmeliyiz,
Kendi hayatımızı yaşamalı,
Kimseye hesap vermeden özgür olmalıyız,
Köleliğin boyunduruğu geçemez bizim boynumuza, olamaz bu!"
John Milton
"Bilge insan, tüm koşulları hesaba katarak bağlantılar kurmaya ve sonuçlar çıkarmaya çalışır; ama araya giren en küçük bir rastlantı bile (olayların akışında bu türden rastlantıları önceden kestirebilmek olanaksızdır) öylesine farklılıklar ve değişimler yaratır ki, sonunda bilge kimse de, olaylar karşısında en cahil ve deneyimsiz kimse kadar donanımsız kalır." 
Jonathan Swift

"Ağzımızdan dökeriz kadehi 
Aşk ise girer gözlerimizden; 
Yaşamın bilinecek gerçeği 
Yalnız bu, yaşlanmadan, ölmeden. 
Ağzıma götürüyorum kadehi, 
Sana bakıp iç çekiyorum ben. "


William Butler Yeats


Bir de bu yazarlarla ilgili çalışma hazırlarken onlardan dizeler paylaşma fikriyle yola çıkan ben :)

8 Şubat 2016 Pazartesi

Deniz Kızı/Rusalka, 2007



Film Künyesi:

Yönetmen: Anna Melikyan
Oyuncular: Masha Shalaeva, Yevgeniy Tsyganov, Maria Sokova..
Tür: Komedi, dram, fantastik
Ülke: Rusya
2008 Sundance Dünya Sineması En İyi Yönetmen
2008 Berlin FIPRESCI Ödülü

Alisa, kendi halinde bir sahil kasabasında büyümüş, doğaüstü yeteneklere sahip özel bir kızdır. Büyüyünce balerin olmak istemektedir. Hayallerinde hep bale yapan bir Alisa vardır. İklimi değiştirebilme, dilekleri yerine getirebilme gibi değişik özelliklere sahiptir. 

Alisa, anneannesi ve annesiyle on yedi yaşına geldiğinde Moskova'ya taşınır. Küçük bir kasabadan sonra büyük bir yerin acı gerçekleriyle yüzleşmek ona ağır gelir ancak kalpten duyumsadığı aşk yeniden onun saf Alisa olmasına olanak tanır. Bu gizemli kent masalı ve masum Alisa'nın dünyası hayal dünyanızda farklı çağrışımlar yapacak. Bir deniz kızının sürükleyici masalı...:)

7 Şubat 2016 Pazar

mug cozy


Tatil bitiyor... Bu tatilde kızıma bir atkı ördüm, bol kitap okudum ve gezdim. Dün üstü yazılı kupama örgü kılıf ördüm. Örgü işlerini çok beceremem önceleri dantelden örtüler yapardım. Dantel konusunda iyiyimdir ama uzun süredir bir şey işleyemiyordum. Evde arta kalan ipleri değerlendirmek için kafadan bu modeli yaptım arkasına da büyük bir düğme monte ederek meşhur mug cozy çalışmamı bitirdim. Bu işlere uzak biri için bu tür çalışmalar pek anlamlı oluyor. İplerimi değerlendirdim kendimi de mutlu ettim :)

Tüm öğrencilere, meslektaşlarıma ve ebeveynlere güzel, başarılı bir dönem dilerim...:)


6 Şubat 2016 Cumartesi

balıklarım


Dünyanın bu cam fanus kadar olduğunu sanan balıklarım... Sahi o cam fanusun içinde, bir ileri bir geri giderken dünyanın o kadar olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Oysa ırmaklar var, denizler var, okyanuslar var.. Sizi bir fanusa hapsetmemeli belki de koca bir akvaryum almalı. Belki de bir nehrin sularına bırakmalı... Öğrenmelisiniz gerçek yaşamı... 

Anne babalıkta böyle değil mi? Ebeveynlerin oluşturdukları dünya kadar tanırlardı yaşamı çocuklar... O zaman onların dünyalarını daha çok zenginleştirmeli ve onları bağımsız büyütmeye çalışmalı... Yarın öbür gün ayrıldıklarında yuvadan kendi benliklerini her durumda taşımayı öğrenecekleri yaşantı zenginliği sağlamalı... Yürümeye yeni başladıklarında düşe düşe düşmeyi öğreniyorlar ya, düşmemek için kendini kollamayı tıpkı onun gibi hayatın zorlu duraklarından da kalkmayı öğretmeye çalışmalı... Öyle değil mi?

Küçük Kara Balık'ın öyküsü geldi aklıma, küçük siyah teleskopun şişik gözlerine bakarken... Konuştum onlarla, yumuşak bir müzik açtım, oyuncaklarını konuşturarak oyunlar oynayan küçük kızımı izledim. Soğuk, basık bir havada pencerenin camını açıp yağmurun sesini dinledim. Kapattım pencereyi sonra oturup içimden geçirdiklerimi yazdım...

2 Şubat 2016 Salı

Yazmak Eylemi - Ferit Edgü


Cesare Pavese:“Hayatın saldırılarına karşı bir savunmadır edebiyat” der.
Kimi zaman bir savunma, kimi zaman da bir dışavurum olan edebiyatın içinde farklı boyutlara ulaşır yazmak isteyen insan. Çeşitli türlerde kendine bir yer bulmak ister; bir sığınak, bir karşı koyuş adı ne olursa olsun. Bu deryanın içinde, zamanla bir damla olduğunu görse de yazmaktan usanmamak, her koşulda onun sürekliliğini sağlamaya çalışmak yazının gücüne ulaşmak adına çok önemli.

Bugün okuduğum Sel yayınlarından çıkan “Yazmak Eylemi” adlı kitapta aslına bakarsanız yazının içinde olan insanlara üslup temrinleri kazandırmayı amaçlamış bir kılavuz niteliğinde. Ferit Edgü kitabın önsözünde belirttiği gibi, kendi dilinde üslup zenginliğini bu kitapla belgelemek istemiş. Bunu da düş gücünün yarattığı bir olay yerine herkesin bildiği bir olay üzerinde gerçekleştirmeye çalışmış. Türkçe’nin sınırlarını zorlayarak ve dil olanaklarını çeşitlendirerek yapmış. Bildiğiniz gibi yazı konusunda değişik egzersizler mevcut. Bu şekilde yani farklı üslupları denemeye çalışarak yazmak, yazmayı kendine iş edinmiş ya da kendini bu anlamda geliştirmek isteyen kalemler için faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Söz konusu olay şudur:
İstanbul’un belli semtlerinde belli bir gün, esnafı kepenk kapatmaya zorlayan bir grubun eylemi gerçekleşir.
Bu durumdan muzdarip olan yüz bir çeşit üslupla her sayfada aynı olay aktarılır. Kaçıksı, kızgın, renkli, simgesel, şaşkın, unutkan, dolaylı, olumsuz, saplantı, bıkkın, içten, romansı, öykümsü, haiku, rubai, mani, düz yazı, şiir gibi çok fazla farklı yollara başvurulur. Her bölüm farklı başlıklar halinde ama aynı olayı anlatarak devam eder. “Üslup kişinin kendisidir” sözü doğruysa her üslubun da bir kişi yarattığını var saymak yanlış olmaz.

Yazmak Eylemi, bir toplumsal/ siyasal olay üzerine yüz bir çeşitlemeden oluşan zengin bir kitap… 

düş


"hiçbir şey değilim
hiçbir şey de olmayacağım
bir şey olmayı isteyemem
ancak dünyanın bütün düşleri var bende…"


Fernando Pessoa