14 Nisan 2015 Salı

Derin Mavi - Deep Tone

"Çiçekleri seviyorum
Şiirleri değil
Ama bir şiirin yaprakları düşünce
Kahveme
Toplamam gerekiyor bir kağıdın üstünde
Kurusunlar diye
Kurutmasınlar diye yüreklerimizi acılar
Dönmesinler yüzünü diye sevgiler"
                                               Göz bebeklerimdeki Şiir İzleri, s. 45

Derin Mavi, iki bölümden oluşuyor. İki farklı yazın türü bir arada. Birinci bölümde, kırk bir adet şiir; ikinci bölümde ise, kırk bir adet öykü var. Kapak kitabın ismine uygun olmuş. Özgürlüğe, tüm iyi kötü yaşanmışlıklara, var oluşlara selam eden martı şiirlerin simgesi gibi..

Şiirler vardır, okuduğunuzda yatağını aşmak isteyen coşkun nehirler gibi yüreğinize akan her mısra, hüzünler kuşanmış tarifsiz acılarınıza deva olur. Şiirler vardır, tükeniş yollarında, özlemi kuşandığınızda, ürkek, kimsesiz bir coğrafyanın kirletilmiş, unutulan iyiye dair inanışlarını bir barış türküsüyle yeniden canlandırır. Yüreğiniz öylece o dizelerdeki arınma anlarından sonra baharda mantosunu değiştiren doğa gibi yeniden uyanış duraklarına taşınır. İşte ilk bölümdeki şiirlerin beni bıraktığı yer öyleydi. Kalbin en kuytu köşelerinden gönderilen mısralar, ipek bir tül gibi umudu, sonsuzluğa aşık bir martının gagasındaki yaşama sevincini, mutlak sevgiyi, insanlığı yeniden yazmak ve söylemek gibi..


Şiirler bölümünde, şiirle dertleşen, efkarlanan ama ondan vazgeçemeyen bir şiir adamının şiire meydan okuyan, muzip nidalarını da okuyoruz. Şiirlerdeki tema zenginliği, imaj ve ifade yapısındaki hava, ikinci yenilerin havasını çağrıştırdı bana. Sisli Zaman, Son Metro, Düş Kuruyor Gözlerim, Gece, Sesleniş, Tuşların Dansı, Bir Zarf Dolusu Umut tekrar tekrar okuduğum şiirler arasında.

İkinci bölümdeki öyküler ise, kısa, öz ve keyifli. Modern yaşamdaki insanın, gerçek hayattaki acılarından kaçmak pahasına kendini hapsettiği sanal dünyadaki çaresizliğine bir ayna tutuyor. Bunun yanı sıra, yozlaşan ilişkiler, eskiye özlem, metropol kentlerindeki yaşam, çarpıtılan insan doğası, beklentiler, ümitler ve tüketilen dünya başlıca konular arasında. Bazı öyküler, mitolojik desenlerle bütünleştirilmiş. Hepsi ise, samimi ve kıvrak bir dille aktarılmış. Hayal Vergisi, Bir Boyalı Kuş, Papatya, O Parkta O Anda ve Issız Cafe beğendiğim öykülerden oldu.

12 yorum:

  1. Eve gidince bende favorilerime bakacagim :D siirler cok guzeldi :D Deep iste yaramaz yazmis hep hikayelerinide :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. favori şiirleri anımsatma günü olsun o zaman :)
      evet muzur hikayeler :)

      Sil
  2. Nasıl güzel anlatmışsın bu kitabı. Sanırım yazarı Deep olunca daha bir benimsedin
    Kitabı okumayan bir ben kaldım galiba :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. okuduğum nasıl bir dünyaya bırakıyorsa beni onu betimlemeye çalışıyorum, tabii blog çevresinden bilindik arkadaş olmasının payı da var :)
      okursun sen de üzülme..

      Sil
  3. Uzun yolculukta denedim.
    Ama şiirlerde kaldım.
    Yandaki teyzenin muhabbet çabası arkadaki ablanın telefon konuşması derken; mundar olmasın diye kaldırdım çantama.
    Ama okduuğum kadarıyla.
    Döktürmüş, ha sen ayrı bir açıklamışsın ya.
    tam şuan okuyasım geldi gene :$

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bir kısmını yolculukta okumuştum :)
      yine okursun sen de tatlı müptee :)
      teşekkür ederim, öpüldün :)

      Sil
  4. Vallahi yüzsüzlük isteyip Deep Tone'dan imzali bir kitap mi istesem ne yapsam? :)

    YanıtlaSil
  5. gece en sevdiğim şiir yaaaa. üçüncü yeniyim ben bana neeee beeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. güzel şiir. üçüncü dördüncü hep yeniii :)

      Sil
  6. umut taşıyan martı olayım ben yaaa :) işte ben de bir boyalı kuşum yaaa ve tüketilen dünya ile ilgileniyoruuuum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. umut taşıyan martılara ihtiyacımız var olabilir :)
      boyalı kuşlar ise hep hüzün verir bana..

      Sil